Fakatişçinin çalışmayı tercih etmesi halinde çalıştığı gün için hak kazanacağı ücret 400 TL olacaktır. Ayrıca işçi haftalık çalışma saati olan 45 saati doldurmuş ise kanunen saatlik ücretinin %50’sine de ek olarak hak kazanacaktır. İşçinin günlük ücretinin 200 TL olması halinde saatlik ücreti 25 TL olacaktır.
İşçinin Kıdemi; 1 yıl 1 ay 19 gün Aylık son brüt ücret; 1.200 YTL Yakacak yardımı 480/12 40 YTL Yemek parası (aylık) 26 YTL TOPLAM 1.466 YTL 1 yıl için kıdem tazminatı: 1.466 YTL 1 ay için kıdem tazminatı: 1.466/12 = 123 YTL 19 gün için kıdem tazminatı: 1.466/365*19 = 77 YTL Toplam kıdem tazminatı: 1.666 YTL
Temettü Hakkında Her Şey. Borsada işlem gören hisse senetleriyle ilgili en çok merak edilen konulardan bir tanesi de temettü yani kâr payıdır. Bu yazıda temettü nedir ve temettü hangi şartlarda nasıl alınır sorularına cevap vereceğim gibi aynı zamanda temettü hesaplamasının yanı sıra temettü dağıtan şirketin hisse
Doğumdanönce 8 hafta (56 gün), çoğul gebelik durumunda iki hafta (14 gün) ilave edilir, Doğumdan sonra 8 hafta (56 gün) doğum raporu alınır. Toplam 16 hafta 112 gün yapar, çoğul gebelikte ise 136 gün rapor süresi vardır. Son 3 aylık brüt ücretinize ve rapor sürenize göre alacağınız doğum parası belirlenir.
Lohusa kanaması 40 günü geçerse de doktoruna görün. Anormal bir durum olabilir. Bu arada sezaryenle doğum yaptıysan doğum sonrası kanaması sende daha az olur. Bu konuda daha çok bilgi edinmelisin: Ne Kadarı Normal, Ne Kadarı Anormal: Doğum Sonrası Kanamaları. Lohusalıkta terleme
wtIVhos. FİZİKSEL DEĞİŞİMBu dönem, lohusalığın kritik dönemlerindendir. Anne hem doğumun izleriyle hem de bebek bakımıyla uğraşmak zorundadır. Rahim, doğum sorası hala normal hacmine göre çok büyüktür. Genellikle göbek hizasında veya biraz üzerinde hissedilir. Zaman zaman özellikle süt verme esnasında kasılarak ağrılara yol açabilir. Memelerde bebek emdikçe gittikçe çoğalan süt yapımı oluşur. Bu süt bebeği beslemede mucizevi bir role sahiptir ve bebek için bundan başka hiçbir şeye gereksinim yoktur. Eger göğüsler tam olarak boşaltılmazsa süt ateşi denen ve dereceye varan ateşler oluşabilir. Zararsızdır fakat sıkıntı yaratır. Bu durumun meme abselerine de yol açabilme potansiyeli bakımı bu dönem çok önemlidir. Vaginadan kanlı akıntı gelmeye devam eder. Buna löşi denir. Normalde rahatsız edici bir kokusu yoktur. Fakat enfeksiyon etmenlerinin yerleşmesine son derece uygundur. Bu nedenle doğum sonrası bazen antibiyotik kullanımı ve vagenin özellikle epizyotomi denilen dikiş de varsa antiseptiklerle temizlenmesi önemlidir. Enfeksiyon oluşursa bu çok ciddi sorunlara yol açabilir. Özellikle kırsal kesimde ebe doğumu ile evde yapılan doğumlarda enfeksiyon çok ciddi bir sorundur. Halk arasında al basması denen durum, aslında doğum sonrası enfeksiyonu olan bu durumda ateş 40 dereceleri bulabilir ve ölümler hastane doğumlarında bu sorunla çok ender karşılaşılmaktadır. Sezeryan doğumundan sonraki ilk hafta dikiş yerlerine özellikle dikkat etmek gerekir. Ameliyatı yapan doktorun tavsiyelerine uyulmalı ve ilk haftanın sonunda mutlaka kontol edilmelidir. Bu haftanın sonuna doğru rahim göbek hizasının altına doğru inmiş olur. Sezeryan doğum yapanlar 3-4 gün, normal doğum yapanlar ise 1-2 gün sonra duş alabilir. Duş aşırı sıcak olmamalı ve mutlaka yanınızda biri olmak şartıyla alınmalıdır. Sezeryanlar için dikiş yerleri korunmalı ve enfekte olmamasına dikkat DEĞİŞİMYeni anne, normal doğum ya da sezaryen ile dünyaya getirdiği, bedeninin içindeyken tanışmaya çabaladığı o canlı ile ilk kez yüz yüze gelir. Hiçbir duygunun tarif edemeyeceğini sandığı o aşırı ve taşan mutluluk bebeği kucağına aldığında ilk defa hissedilir. Ancak, annenin bedeni yorgundur. Bu da ruh haline ve günlük rutinlerine olarak yaşanılan sıkıntıların ne olduklarını ve nedenlerini doktora danışmak anneleri rahatlatacaktır. Beden eski yapısına dönmeye çabalarken kasılmalar ve sancılar olması hareket eden ve bebeğin ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanabilen anne, özellikle bu ilk haftada anneliğini sorgulamamaya özen göstermelidir. Annenin kendisine, 9 aylık ağır bir yolculuk ve doğum gibi tüm bedenin kasıldığı ve zorlandığı bir olay yaşadığını hatırlatması gerekir. Hiç kimse ilk haftadan bebek ile nasıl bir yaşam sürmeye başlayacağını kestiremez. Bu hafta annenin sağlığına, dinlenmeye ve toparlanmaya odaklanacağı bir hafta olmalıdır. Bu sebeple, yeni annelere özellikle ilk haftalarda destek vermek çok önemlidir. Anneler, çekinmeden yakınlarından destek talep zamanda bu ilk hafta, bebek ve anne arasındaki bağın oluşumu ve pekişmesi anlamında çok kıymetlidir. Annenin bebeği sık sık görmeyi arzu etmesi, bir yandan nasıl tutacağını doğru bildiğinden emin olamayıp diğer yandan sürekli sarılıp öpmek istemesi çok doğaldır. Bebek de anne de bu ilk hafta süresince duygusal bağlarını fiziksel dokunuşlarda arar ve geliştirirler. Aynı şekilde, anne emzirme psikolojisine alışır ve emzirmenin hazzını itibaren bebeğin tek ihtiyacı olan anne sütü salgılanmaya başlar. Bu yüzden ilk hafta sıvı alımına çok dikkat edilmelidir. Günde 3 lt su ve bunun yanında şekersiz kompostolar, meyve suları , çorbalar tüketilmelidir. Bu haftadan itibaren 3. haftaya kadaranne ve bebekte çok fazla gaz şikayeti olmaktadır. Bu yüzden ilk hafta gaz yapacak besinleri tüketmemeye özen göstermeli ve 3 hafta sonra doktorunuza sorarak başlamalısınız. Süt, yoğurt, ayran, yaprak sarması, biber, kurubaklagiller, portakal, mandalina tarzı meyveler gaz yaparlar. Bu yüzden bu besinleri deneyerek beslenmenize ekleyiniz. Süt gaz yapıyorsa yerine 1 bardak laktozsuz süt, yoğurt yerine ise 1 kase probiyotik yoğurtlar veya kefir tüketebilirsiniz. Gaz probleminiz çok fazla varsa gün içinde çiğ sebze – meyve yerine pişmiş meyve kompostoları ve haşlanmış sebzeler iyi pişmiş olmasına özen gösteriniz. Her gün mutlaka 1 yumurta tüketiniz. Kalsiyumdan zengin peynir, ceviz, badem, kuru üzüm, koyu yeşil yapraklı besinleri düzenli içinde protein tüketmelisiniz. Balık, tavuk, kırmızı et ve peyniri düzenli olarak tüketiniz. Az az ama sık sık 2 saatte bir ara öğünler yapınız. Sürekli süt salgılandığı için aç kalmanız sütün kalitesini İÇERİK, JİNEKOLOG OP. DR. TURGAY KARAKAYA, UZMAN KLİNİK PSİKOLOG ŞEYMA ÇAVUŞOĞLU ITRİ VE DİYETİSYEN SEÇİL KENAR TARAFINDAN AY BEBEK GELİŞİMİ
Kılmadığım namazları nasıl hesaplanır? Örneğin on bir boyunca kılınmayan zaman yılı olduğunu ele alalım. Normal namaz rekat sayıları ile bu sayı çarpılır. Yani on bir yıl boyunca hiç namaz kılınmamışsa on bir ile yirmi çarpılır. Çıkan sonuç kaç rekat namazın eksik olduğunu ve kaza edilmesi gerektiğini verir. Ne kadar namaz borcum var hesapla? Kişinin kılması gereken kaza namazının kaç rekat olduğunu hesaplaması için öncelikli olarak kaç yıl boyunca namaz kılmadığını hesaplaması gerekmektedir. Sonrasında ise namaz kılınmayan yıl sayısı ile namaz rekatları sayısının çarpılması gerekir. Bu işlem sonucunda kişi kılması gereken kaza namazını hesaplamış olur. Kılamadığım namazı nasıl kılınır? Kaza namazı kılarken vakit namazı kılar gibi abdest alınıp hazırlık yapılır ve kıbleye yönelip Niyet ettim Allah rızası için vaktinde kılmadığım sabah, öğle, ikindi, akşam, yatsı hangi vakit namazı kılınmadıysa o vakte niyet edilir namazının kazasını kılmaya’ şeklinde niyet edilir ve namaza durulur. Geçmiş yıllarda kılınmayan namazlar nasıl kılınır? Geçmiş namazların kazasının kılınması o namazın farz rekatlarını kılmak suretiyle gerçekleştirilir. Buna göre kaza edilecek olan vakit namazının farzları nasıl kılınmakta ise, aynı şekilde kaza namazı da kılınır. Sabah Namazının kazasının kılınması 2 rekât farzının kılınması şeklinde olur. Bu sabah Bismillah’ diyelim ve sabah namazından sonra 6 kaza namazını kılalım. Her vakit bunu tekrarlayalım ve gün sonunda 30 kaza namazını tamamlamış oluyoruz. Bu şekilde 12 gün boyunca kıldığımızda 1 yıllık sabah namazı kazasını ödemiş oluyoruz. 2 ayda 5, 4 ayda 10, 6 ayda 15 yıllık kaza namazını ödemiş oluruz. Geçmiş namaz borçları nasıl kılınır diyanet? Kazaya kalan namazlar, o namazın farz rekatlarını kılmak suretiyle gerçekleştirilir. Şöyle ki kaza edilecek olan vakit namazının farzları nasıl kılınıyorsa, aynı şekilde kaza namazında kılınır. Sabah Namazının kazası 2 rekât farzı kılınır. Öğle Namazının kazası 4 rekât farzı kılınır. Allah kılınmayan namazları affeder mi? Unutularak veya herhangi bir nedenle vaktinde kılınmayan namazlar, hemen kaza edileceği ve üzerinde kılamadığı namazlar olduğu halde ölen kimsenin yerine, namazları kaza edilemez ve bunlar için kefaret fidye verilemez. "O namazların, bundan başka keffâreti yoktur" cümlesi bunu gösterir. Vefat eden kişinin namaz borcu nasıl ödenir? Ölüm yaşından 12 yaş çıkartılarak vefat eden kişinin kalan borcu yıl olarak hesaplanır. Daha sonra bir yıldaki namaz borcu hesaplanır. Bu borçta günde beş vakit namaz kılındığı için bir yılda da 12 ay olduğu sebebiyle bu beş rakamı 12 ile çarpılır. Hesaplamalarda her namaz borcuna 1 lira gibi bir bedel eklenebilir. Kaza namazı kaç yaşında hesaplanır? Bunu anlayamaz veya hatırlayamazsa ihtiyaten erkekler için 12 yaşını kızlarda 9 yaşını esas alıp kaza namazlarını bu yaşlardan itibaren kılmaya başlayabilir. Büluğ çağının hiçbir alameti kendisinde olmadıysa en geç 15 yaşını sınır kabul edip ona göre kaza namazlarını kılabilir. Namaz borcu nasıl ödenir? Önceden kılınmamış vakit namazların borçları bu şekilde her vaktin arkasından kaza namazı kılınarak ödenmektedir. Bu ibadeti uzun süre yaptığınızda büyük ölçüde kılınmayan farz namazların borcu ödenmiş olmaktadır. Dini açıdan kılınması gereken bir namaz olarak kaza namazı her vakitte kılınabilir. Akşam namazından önce ikindinin kazası kılınır mı? Kaza namazlarının kılınma zamanı bulunmamaktadır. Akşam namazının vakti geçtikten sonra kazası istenilen bir zamanda kılınmaktadır. Fakat kaza namazlarının bazı vakitlerde kılınmamaktadır. Bu vakitler kerahet vakitleridir. Akşam namazını kaçırdım ne yapmalıyım? Müslümanlara farz olan 5 vakit namazın kaçırılmasıyla kılınan namazlara kaza namazları adı verilir. Eğer akşam namazını kaçırdıysanız en kısa zaman içerisinde kazasını kılabilirsiniz. Geçmiş namazların kazası nasıl niyet edilir? Bu durumda yine kaza namazı kılmak mümkündür. Niyet edilirken "Niyet ettim Allah rızası için kazaya kalan son vakit namazı kılmaya" denilebilir. Veya daha önceki zamanlara ait kazalar kılınacak ise, "Niyet ettim Allah rızası için vaktinde kılamadığım namazların kazasını kılmaya" denilir. Hangi vakit namazın kazası olmaz? Kazası olmayan namazlar Vaktinde kılınmamış olan 5 vakit farz namazların kazâsı farzdır. Vitir namazının kazâsı ise vâcibdir. Sünnetlere gelince sadece sabah namazının sünneti vakti dışında kazâ edilebilir. Diğer sünnet namazların vakti haricinde kazâları yoktur. Namazın kazası nasıl niyet edilir? Ancak üzerinde çok sayıda kaza namazı varsa, geçmiş namazları kaza ederken, "Vaktinde kılamadığım ilk sabah/ ilk öğle/ ilk ikindi/ ilk akşam/ ilk yatsı namazını kılmaya" şeklinde niyet edebileceği gibi, " kılamadığım son sabah/ son öğle/ son ikindi/ son akşam/ son yatsı namazını kılmaya" şeklinde de niyet edebilir. Dünün namazı bugün kılınır mı? Kerahat vakitleri dışında, vakti kaçırılan her namaz, gün içerisinde yahut daha sonra kaza edilebilir. Vakti dışında kılınan namaza kaza namazı denilmektedir. Namazı kazaya bırakmak günah mı? Hangi şekilde olursa olsun vaktinde kılınmayan namazların mutlaka kaza edilmesi gerekir. Meşru mazerete dayalı olarak namazını vaktinde kılamayan kimse bundan bir sorumluluk altına girmediği gibi o namazı kaza etmekle borcundan da kurtulur. Maybe you are interested in 10 yıllık uzama süresi nasıl hesaplanır Related searches 10 yıllık namaz borcu hesaplama Kadın geçmiş namaz hesaplama Otomatik namaz borcu hesaplama 16 yıllık namaz borcu hesaplama Namaz borcu nasıl Ödenir Diyanet 1 yıllık namaz borcu nasıl hesaplanır 5 yıllık namaz borcu nasıl Ödenir Namaz borcu hesaplama makinesi
Doğumun son aşamasında plasentanın atılışından başlayarak, hamilelik sebebiyle değişen üreme sisteminin normal hale gelmesine dek süren 6 haftalık zamana lohusalık dönemi denir. Bu dönem halk arasında 40 gün olarak da bilinir. Bu dönem, mutluluk verici olduğu kadar strese ve zor bir döneminde fiziksel ve duygusal rahatsızlıklar görülebilir. Bu nedenle lohusalık döneminde annenin bakımına özen gösterilmelidir. Lohusalık Döneminin Fizyolojik Etkileri Lohusalık döneminde bedensel birçok değişiklik meydana gelir * Rahim kendini toparlayarak iki hafta içinde eski haline dönmeye başlar * Süt salgılanması başlar ve memelerde dolgunluk ve ağrı hissedilir. *Gebelikte artmış olan vücut sıvısı ter ve İdrarla atılarak 10 gün içinde normale döner * Vücut toparlanma sürecine girdiği için 38 dereceye kadar ulaşan ısı artışı görülebilir. Ancak 38 derecenin üzerindeki artış enfeksiyon belirtisi olabilir. Bu dönemde ateşle beraber vajinal kanama artışı ve kasıklarda şiddetli ağrı görülürse lohusalık Humması olabilir. Buna halk arasında Al basması da denir. Yüksek ateşin etkisiyle lohusa hayaller görebilir. Bu durumda hemen en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekmektedir. * Lohusa ilk 24 saat içinde idrar yapmakta zorlanabilir. * Gebelikte yavaş çalışan mide ve bağırsaklar nedeniyle oluşan kabızlık doğumdan sonra da bir süre devam edebilir. Lohusalık Döneminin Psikolojik Etkileri Birçok anne baba hamilelik ve doğumla beraber meydana gelen fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişimlere rahatlıkla uyum sağlarken annelerin bir kısmı da ruhsal problemler yaşanabilir. Bunlardan biri doğum sonrası annelik hüznüdür. Annelerin yüzde 50 -80 ninde doğumdan sonra 1-10. günlerde görülen değişken duygu durumu, ağlama nöbetleri, sinirlilik, dikkatini toplama güçlüğü, kaygı, kayıp ve keder duyguları, uykusuzluk veya huzursuzluk gibi süresi iki haftayı aşmayan hafif bulgularla seyreden ve sıklıkla tedavi gerektirmeyen ve kendiliğinden düzelen bir durumdur. Destek, güvence verme gibi psikolojik destek almak/sağlamak yararlı olacaktır Bir diğer durum ise doğum sonrası depresyondur. Lohusalıkta depresyon yüzde 10 ile 20 arasında görülür ve tedavi gerekir. Doğum sonrası annelik hüznü bulguları ile birlikte aşırı halsizlik, iştahsızlık, kilo kaybı, suçluluk duyguları, umutsuzluk, çaresizlik ve uykusuzluk gibi ek yakınmalar vardır. Doğumdan sonra birkaç hafta içinde başlar, bir kaç ay devam eder. Doğum sonrası depresyonu nedeni tam olarak bilinmemektedir. Genel olarak doğum sonrası dönemde ortaya çıkan hormonal ve fizyolojik değişiklikler ile ilişkili olduğu düşünülmektedir. Erişkin ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı tarafından annenin değerlendirilmesini ve uygun tedaviyi gerektirir. Yakın çevrenin anneye verdiği destek depresyonda büyük önem taşımaktadır. Lohusalıkta Dikkat Edilmesi Gerekenler Doğum sonrası eve dönen kadın doğum şekli ne olursa olsun mümkün olduğu kadar dinlenmelidir. Fakat bu dinlenme sürekli yatarak olmamalıdır. Lohusa kadının dikkat etmesi gereken önemli noktaları şu şekilde açıklayabiliriz * Meme ve cinsel organ temizliğinde kullanılan pamuk ya da gazlı bez evin temizliğinden emin olunmalıdır. * Tuvaletten sonra temizlik önden arkaya doğru yani önce cinsel organ sonra makat bölgesi temiz su ile yıkanarak yapılmalıdır. * Lohusalık döneminde cinsel ilişkiye girilmemelidir. * Doğum yapan kadın dikişlerin olduğu bölgeye dikkat etmeli temizliğe ve pansumanları özen gösterilmelidir. Dikişlerin üzerine baskı uygulanmamalıdır. * Loğusalık döneminde pamuklu iç çamaşırları ve sıkmayan gibi çıkarması kolay olan giysiler tercih edilmelidir. *Lohusalıkta karın sargısının çok sıkı olmaması ve kesinlikle korse giymemesi gerekmektedir. *Vücut ağırlığı doğumdan 6 hafta sonra eski haline dönmeye başlar. Bu süreden sonra doktorun önerisiyle egzersizlere ve diyete başlanabilir. *Lohusa doktorunun önerdiği zamanda çok sıcak olmayan su ile ayakta duş almalıdır. * Loğusalık döneminde yeterli ve dengeli beslenmeye dikkat edilmelidir. * Loğusalık döneminde yaşanabilecek şikayetlerde mutlaka doktora başvurulmalıdır.
Önceki yazımda doğum hikayemi anlatmıştım, bu yazımda da doğumdan sonraki günlerim nasıl geçti ondan bahsedeceğim. İnci'm İlk olarak anneliğin ne kadar zor olduğunu söylemek istiyorum. Belki insan ilerleyen yıllarda alışıyordur ama ilk günler ve haftalar gerçekten çok zor geliyor. Çünkü hayatınız bir anda tamamen değişiyor. Özellikle de benim gibi çok sosyal, yoğun iş hayatına alışkın, evde az vakit geçiren biriyseniz durum daha da zorlaşıyor. Size muhtaç bir varlığa büyük bir özenle bakmanızın gerektiği fikri bile bir kadını yeterince sorumluluk altına sokup, duygusal durumunu değiştirmeye yeter. Yani tüm gün bebek bakma yorgunluğundan ve uykusuzluktan bahsetmiyorum bile. Bu nedenle pek çok kadının lohusalıkta bunalıma girmesini çok iyi anlayabiliyorum. Zaman zaman ben de giriyorum ama İnci'nin bir bakışını görmek anında bunalımımı atlatmama yardımcı oluyor. Ama itiraf edeyim, hastaneden eve geldiğim ilk gün ufacık bir şey yüzünden anneme bağırıp çağırıp ağlama krizine girmem tamamen paniklememle ilgilidir. Banyoya girip uzun uzun ağladım, bir anda çok mutsuz oldum. Çünkü artık evdeydim, bakımıma muhtaç bir bebeğim vardı, ameliyat bölgem açıyordu, kendimi sağlıksız hissediyordum, Gezi eylemleri sürüyordu, ülke nereye gidiyordu, batsın bu dünyaydı falan derken anneme patladım neyseki annem sesini çıkarmadı. 40 gün geçti hala bazı günler o kadar zor geçiyor ki gözyaşlarımı tutamıyorum. İnci bir agu deyince modum değişiveriyor. Yaşadığımız ve hissettiğimiz şeyleri ancak aynı şeyleri yaşayanlar bilir. Onlar zaten demek istediklerimi anlamışlardır. Ama belki erkek okurlarım vardır en azından onlar bilmeli ki eşiniz zor zamanlar geçiriyor, destek olmalısınız. Çünkü biz anlatmadığımız sürece onlar bunu bilemezler. Benim eşim de çok anlayışlıdır ama bazen çabuk sıkılıyor. Örneğin emzirirken çok susuyorum ve çok su içiyorum. Su vermekten adama fenalık geldi ama acı bir gerçek var ki ne kadar bebeğiniz için herşeyi yapmak isteseniz de sürekli emzirmekten de kadına fenalık geliyor. Şu an kendimi gayet iyi hissediyorum. Sağlığım yerinde maşallah ama geçen hafta ilk kez bir avm ye gittiğim gün dikişlerim ağrıdı. Demek ki ben her ne kadar iyi hissetsem de bedenim daha iyileşememiş. Doktorum iç dikişlerin 6 haftada iyileşeceğini söyledi. Benim yaralarım çabuk iyileşmez, bu farkı da göz önünde bulundurursak daha zamanım var. doğumdan 40 gün sonra Önce en çok merak edilen konuya girelim Doğuma 70,5 kg görerek giden bir hamile olarak toplamda kg almıştım. Doğumdan 10 gün sonra doktorumun muayenehanesinde ilk kez tartıldım, 8 kg vermişim. Sonra hiç tartılamadım ama şişliklerim gün gün azaldı. O nedenle kilo verdiğimin farkındaydım. İnsanın ofisinde profesyonel vücut analiz cihazı olunca evde baskül olmuyor malesef hiç tartılamadım. Taa ki 23 Temmuz'da ilk kez ofise gidene kadar. Tok karnına ve giysiyle 58,7 kg görünce çok mutlu oldum! Zaten 55 kg civarında hamile kalmıştım. Eee o zaman az kalmış da farkında değilmişim. 24 Temmuz'da 40'ımız çıktı. İşte son halim budur. İnci'yi ofise getirmediğim için onunla çekemedim ama en kısa zamanda onunla da aynı yerde bir poz çekeceğim. Bu arada 23 Temmuz Salı'dan beri iş hayatım başladı. Çok yoğun olmasa da randevu veriyorum. İyi ki de başladı çünkü doğumdan sonra ilk 40 günde sadece 5 kez evden çıktım. Onlar da hep İnci'nin ve benim doktor kontrollerimizdi. Hızlıca halledip geldik. Ofisimi özlemişim yahu Gelelim nasıl beslendiğime... Öncelikle ilk 2-3 hafta eve ziyarete gelenlere ikram etmek üzere aldığımız, annemin ve kardeşimin yaptığı kekler, börekler, kurabiyeler nedeniyle çok karbonhidratlı beslendim. Gelip gidip bir kurabiye attım ağzıma. Ama dolu dolu, çok çok yemedim. Bunu da bilinçli yaptım. Yemek düzenim de annem sağolsun oldukça iyiydi. Çünkü evde devamlı yemek olduğu için 3 öğün düzenli yemeğimi yedim. Emziriyorum diye öyle kocaman porsiyonlarla yeme eğilimi yaratmadım. Çünkü gerek yok. Normalde ne kadar yiyorsam o kadar yedim belki makarnada kendimi tutamamış olabilirim İlk 2-3 hafta kırmızı et ve protein ağırlıklı beslenmeye gayret ettim çünkü ameliyat sonrası demirim çok düştü ve kanamam uzun sürdü. Ama kabızlık olmaması için sürekli en azından 1 öğünde mutlaka sebze yemeği de yedim. İlk haftadan sonra taze meyvelerden de yemeye başladım. İlk hafta çiğ sebze, salata, meyve yemedim ki gaz yapıp dikişlerimi ağrıtmasın. Şu an kurubaklagiller hariç herşeyi yiyorum. Onu da İnci'nin kolik sancıları nedeni ile yemiyorum çünkü bebeğim çok acı çekiyor ve ağlıyor. Bari baklagil yemeyerek destek olayım diyorum. Konu açılmışken İnci çok gazlı bir bebek ki bu normal her bebek gazlıdır çünkü gelişiminin bir parçası ve de sürekli kusuyor, reflüsü var. Ama benim fikrim çok emdiği için kusuyor. Kucağımdan hiç inmek istemiyor ve haliyle de emmek istiyor. Ben de emziriyorum. Çok içiyor minik ayyaşım, çapulcum Malum hiç bir şey doğal değil ve alerjiler çok arttı. Bu nedenle bebek alerjik olmasa bile süt ürünlerini tüketmeme modası var. Ama ben buna katılmıyorum. Süt, yoğurt, peynir, ayran, cacık, sütlü tatlı, dondurma düzenli ve yeterli oranda tüketiyorum. Zaten alerjisi olan bebeklerin semptomları bir süre sonra ortaya çıkıyor. Varsa çıkar. Ama olabilir diye bunları beslenmeden çıkarmak bence son derece yanlış. Anne sütü ve emzirmeyle ilgili ayrıca bir yazı yazacağım. Şimdi kendi deneyimlerimi paylaşıyorum. Bir de hayatıma emzirme çayları girdi. Ortalama günde 3 tane içiyorum. Evde Humana, Milupa Still-tee ve Doğadan Lactate emzirme çayları var. Bu sıcakta hiç çekilmiyor ama içiyorum mecburen. Bir de ben alakası olmadığını düşünsem bile annemin baskıları nedeniyle soğuk su içmiyorum. Bebeğe gaz yaparmış. Evde soğuk suyu bana yasakladı. Büyükleri de biraz dinlemek gerek. Lansinoh manuel süt pompası Bebeğimi ilk günden beri sadece anne sütü ile besliyorum. Ve 1 Temmuz'dan bu yana fazla sütü devamlı sağıp buzlukta biriktiriyorum. Sağdıkça süt artıyor bilginiz olsun. Sağmak için Lansinoh'un manuel süt pompasını kullanıyorum. Gerçekten kullanımı çok pratik, oldukça memnunum. Hiç diyet yapmadan, herşeyden yiyerek ama kocaman porsiyonlarla değil, bol bol su içerek sanırım günde 3-4 litreyi buluyordur, hiç hareket etmeyerek sürekli bir koltukta oturup emziriyorum ilk 40 günümü atlatmış bulunuyorum. Artık balık yiyebiliyorum, midem bulanmıyor. Bir de her öğün yemeklerime kimyon ekliyorum gaz giderici diye Çok tatlı sevmem biliyorsunuz ama emziriyorum diye rastlarsa mutlaka yiyorum. O kadar şımarıklık olsun. Şekerim normale döndü ama yine de dikkat ediyorum. Endokrinoloğuma da gittim. Gebelik sonrası troid ilacımın dozu değişti. Hipotroid hayata devam... Belki hatırlarsınız kızkardeşim Semra uzun zaman önce bir yemek tarifi blogu açmıştı ama o kadar yoğun çalışıyor ki bir türlü blogu aktifleştirememişti. Bir yandan da doktora yapıyor. Ama şimdi hem Ramazan nedeniyle hem de benim için evde tatlılar, börekler, kurabiyeler yapmaya başladı. Bloga malzeme çıktı. Takip etmek isterseniz gerçek ve sürekli denemiş reçeteleri bulabilirsiniz. Annesinin Kızı için tıklayınız Buradan bebek sahibi olmayı düşünen, bebek bekleyen, yeni doğum yapan herkese ve tüm annelere selam gönderiyorum. Çok işimiz var çoooook... Sonraki yazımda görüşmek üzere... Diyetisyen Serap Orak Tufan 26 Temmuz Cuma 2013
Lohusalık durumu kaç gün devam eder. Doğumdan kaç gün sonra eşler yakınlaşabilir? - Lohusalık hali en fazla 40 gün devam eder. Eğer kanama 40 günden fazla sürerse, fazla olanı istihazadır. Yani dini açıdan ibadete ve cinsel yakınlığa engel olmayan bir kanama sayılır bu kanama 40 gün önceden de kesilebilir. Bu durumda abdest alınır ve ibadetlere başlanır. Eşler de birbirlerine yakınlaşabilirler. Mutlaka 40 gün beklenmesi gerekmez. Evlilik programlarında eşi ölmüş bir kadın 2 ay sonra eş arayışına giriyor! Bu normal midir? - Eşi ölen bir kadın 4 ay 10 gün geçmeden eş arayışına giremez veya bunu ifade edecek bir görüntü içinde olamaz. Bu husus Kuran-ı Kerim'le sabittir. Bakara Suresi, 234. ayet bizler buna iddet diyoruz. Kadın bu dönemi geçirmeden evlenemez. Dinen nikâhı geçersiz olur. Dediğiniz gibi bir durum varsa bu dinen sakıncalıdır. Doğan çocuğuma o zamanlar akika kestiremedim. Şimdi oğlum ergenlik yaşına geldi. Kestirebilir miyim? - Çocuğunuz ergenlik yaşına geldikten sonra akikayı kestirmeniz yerine hayvanı satın alıp bütün olarak uygun bir yere bağışlarsınız. Mukarreb ve İlliyyun diye melekler varmış. Görevleri nedir? - Bu melekler Yüce Allah'ı anmakla görevliler Nisa,172 Sıffın olayında bir tarafın Kuran'ı mızraklarına taktıkları söyleniyor. Var mı böyle bir şey? - Sıffın ve Cemel vakası gibi hassas olayları uluorta konuşmak ve buradan iki tarafta yer alan sahabeye ithamda bulunmak dini açıdan ağır sonuçlar doğurabilir. Bundan 1400 sene önce meydana gelen bu siyasi hadiseleri çok net ve keskin çizgilerle ayrıştırmak zordur. Çünkü bugün bile, önümüzdeki Irak'ta, Afganistan'da neler olduğunu -çağın bütün teknik imkânlarına rağmen- tam bilemiyoruz. O hadiselerde sahabenin büyükleri İbni Sebe gibi provokatörlerin de tahrikiyle karşı karşıya gelmiş ve değişik elim hadiseler olmuştur. Bu hadiselerde gönlümüz Hz. Ali'den yana olmakla beraber bu hadiseleri yeniden alevlendirmenin, anlatmanın kimseye bir faydası yoktur. Bu hususların daha önce de dini programlarda ajite edici anlamda anlatılmasına tepki göstermiş ve sahabeye bulaşmayın demiştim. Bu uyarımın ne kadar yerinde olduğunu görüyorum. Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
lohusalıkta 40 gün nasıl hesaplanır