Engüzel şarkıyı bîr kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Artık înan bana muhacîr kızı, Dînle ve kabul et îtîrafımı. Bîr soğuk, bîr mavî, bîr garîp sızı Alev alev sardı her tarafımı. Artık înan bana muhacîr kızı. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün gözlerimin ta içine bak: Engüzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı, Artık inan bana muhacir kızı. Yağmurlardan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza. Artık inan bana muhacir kızı. Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı. Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı. Yağmurlardan sonra büyürmüş başak. Meyvelar sabırla olgunlaşırmış. Bir gün En güzel şarkıyı bir kurşun söyler. Kırgın kırgın bakma yüzüme Rosa. Artık inan bana muhacir kızı, Dinle ve kabul et itirafımı. Bir soğuk, bir mavi, bir garip sızı. Alev alev sardı her tarafımı. Artık inan bana muhacir kızı. Yağmurdan sonra büyürmüş başak, Meyvalar sabırla olgunlaşırmış. dGnyD. Soruansı döne Ciyordu bu- har rüzga- ordu. 234 16. "En güzel şarkıyı bir kurşun söyler." "En" sözcüğü aşağıdakilerden hangisinde bu ansı döne Ciyordu bu- har rüzga- ordu. 234 16. "En güzel şarkıyı bir kurşun söyler." "En" sözcüğü aşağıdakilerden hangisinde bu dizelerdeki göreviyle kullanılmıştır? A Orada en çok beş yıl kalacaktım. B En güzeli senin kadar sevilmedi, diyordu sanatçı. C En güzel konuşan sunucuyu ödüllendirdiler. D Yılın en güzel şiiri seçilmişti "Kaldırımlar." E Ahmet de en az kardeşi kadar çalışkandı. 3. "Daha den fa A D B D 10 C K D D E D Sezai Karakoç Sözleri"İnancın yarısı utançtır. Her şeyi tam olsa da utancını yitirmiş bir medeniyet, sağlıksızdır."- Sezai KarakoçBütün şiirlerde söylediğim sensin. Boşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikarsın bellisin."Tek çare ve çözüm, İslam dünyasının, uyanıp Batı’nın NATO’su gibi bir askeri güç, AB gibi bir siyasi birlik oluşturmasıdır."- Sezai KarakoçHayatı da şöyle yorumluyorum hakikat savaşı ve karşı savaşlar, baş kaldırmalar."Umutsuzluk yok! Gün gelir, gül de açar, bülbül de öter."- Sezai Karakoçİnsanlar havada uçtu ama yerde öldüler."Ben geldim geleli açmadı gökler. Ya ben bulutları anlamıyorum. Ya bulutlar benden bir şey bekler. Hayat bir ölümdür aşk bir uçurum. Ben geldim geleli açmadı gökler."- Sezai KarakoçArkamda ve yanımda güçlü surlar vardı sûrelerden."İnançlıyım, barış ve düzen yanlısıyım. Savaşım bunlar içindir."- Sezai KarakoçBen insanın ruh, ruhun da bir tapınak olduğuna inanıyorum."Oruç, insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolunda Ziyafet."- Sezai KarakoçAdalet mülkün temelidir. Peki adaletin temeli nedir?"Karın yağdığını görünce, kar tutan toprağı anlayacaksın. Toprakta bir karış karı görünce, kar içinde yanan karı anlayacaksın."- Sezai KarakoçYüksel bir kere daha ey ahir zaman ezanı."Gün batsa ne olur, geceyi onaran bir mimar vardır."- Sezai KarakoçGöz seni görmeli, ağız seni söylemeli… Bütün deniz kıyılarında seni beklemeli"Geceye yenilmeyen her insana ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş vardır."- Sezai KarakoçSen geldin, benim deli köşemde durdun."Doğaya inmiş vahyin mucize pınarlarından bir penceredir her üzüm tanesi. Her üzüm tanesinde kendini görürsün."- Sezai KarakoçEn Güzel Sezai Karakoç SözleriNoel ağaçları ve manolyalar inanan insanın özgür olduğuna inanıyorum. İnsan boynuna zincir atan, takan eşyadan öteki insanlardan, insanların tanrılaştırdığı kişi ve eşyadan insanı ancak AIIah kurtarır. Yani insanı ancak Allah özgür tanrısızlık ortamında üreyen ruh Batıyı bilmeliyim. Eski uygarlıkları derinlemesine incelemeliyim. Yükseliş ve düşüşlerin sebeplerini derinden derine araştırmalıyım. Allah’ın insanoğluna en büyük nimeti olan İslâm inanç ve medeniyetine mensup olan bir toplum nasıl olur da bugünkü acıklı duruma düşer? Bunun mutlaka bir veya bir çok sebebi vardır. Bunu bilmeliyim. İşte bütün bu konuları incelemekte ilim benim rehberim tadını almayan insan! Senin yücelerin serinliğinden, arılığından ne haberin vardır? Ey yükseklerden büyük seslerle düşen şu, bu yalçın kayalara bir şelale borçlu olduğunu biliyor musun?Evet, batılılar ve marksistler, aya da çıksalar, yerin dibine de inseler, ruhları itibariyle barbardırlar ve kurdun tabiatını taşımakta devam ediyorlar. Biz yırtık pırtık çul çaput içinde kalsak dahi hiç olmazsa medenî olmanın büyük anısını taşıyacak kadar medenîyiz. Biz mutlaka ışıkta iş yenilgi büyüyen bir zafer vardır. Sırların sırrına ermek için sende anahtar anlat ki insan kelimelerden ve şiirden sadece psikolojik Müslümanlık, sadece sosyolojik Müslümanlık veya sadece tarih içi Müslümanlık yetmez. Her Müslüman önce, kendi iç dünyasında Müslüman olmalı, fakat ondan ayrılmaz bir şekilde toplum içinde ve toplum halinde de Müslüman olmayı idrak etmeli. Ve nihayet bu psikolojik ve toplumsal muhtevaya mutlaka tarih şuurunu da gözlerim yeşildir, evet evet, onun gözleri kara; ben günah kadar beyazım, o tövbe kadar Sezai Karakoç SözleriÖlenlerin kanında Musa bilincinin çiçeği açar. Zulümde boğulan halka, suda boğulmayan bir çocuk yol gösterir Suları yarıp geçme kentini darmadağın etmeye and kıyamet vakıasını saat’ kelimesiyle anlatır. Sonra bu saat kelimesi, vaktin ölçüsü, birimi olmuştur. Sanki her an gelebilecek olan kıyamet vaktin ta kendisi olmuştur da, Müslüman, içinde uzadığı akışı onunla tayin zamanı, ahiret zamanının yanında adeta Hz. Musa’nın asasının yanında büyücü değneklerinin düştüğü zavallı bir duruma yenilmeyen her insana, ödül olarak bir sabah, bir gündüz ve bir güneş anlat yağmur karşılıklı yağar. Ruhların içindeki müzikle ruh ancak baharla kanatlarını Kâbe ya da cami resimli doğum günü pastaları, sosyetik umre turları, lüks ve israf içinde dinî şova dönüşen İslami hayatlara artan ekonomik refah değil, sığlaşan din algısı üzerinden bakmak hayattan sürmeye başladık başlayalı, adeta ilahi bir ceza olarak biz de hayattan sürülmeye tutsaklık, inanç Karakoç Sözleri Kısa ve UzunAyasofya’nın avizelerini bu ramazanda da ısıtamadık; bunu ekmek kadar aziz fikirler böyle pişti, Noel ağaçları ve manolyalar insanın katıldığı, her yıl bir ay katıldığı bir ruh şölenidir. Üstün insanların davetlisi olduğu bir tabiatüstü ziyafet, bir gök sofrasıdır. Yani, Samanyolu’nda cuma gününün hürriyet kadar kutsal olduğunu onlara düştü göklerden ve bir bahar günü doğdun mihrabıyla bir tapınak, minberiyle bir toplum ve devlet, kürsüsüyle bir olan ne ki; bizi yokluğuyla üzenler ki bilmiyor kalabalıklar, yağmura bakmayı cam arkasından. İnsandan insana şükür ki fark âdeta, nimet, emek için değil, emek, nimet çiçek gibi taşımıyorum göğsümde aşkı. Ben aşkı göğsümde kurşun gibi düştü göklerden ve bir bahar günü doğdun ki, İslâm âleminin kaderi, Türkiye’deki kördüğümün çözülmesine avizelerini bu ramazanda da ısıtamadık; bunu kaç kişinin gözlerinde gezinir. Sen kaç köşeli Güzel Sezai Karakoç ŞiirleriŞiirleriyle ölümsüzlüğü yakalayan şairler arasında yer alacak olan Sezai Karakoç'un en çok sevilen şiirlerini derledik. İşte, beşeri aşktan ilahi aşka yol alan en güzel şiirler, sevgiliye yollanılan aşkın en güzel hallerini anlatan şiirler, bu şiirler bir büyüdür; ruha işlenmemesi gibi bir şey söz konusu değildir. İşte, en güzel Sezai Karakoç şiirleri;Sürgün Ülkeden Başkentler BaşkentineSenin kalbinden sürgün oldum ilkinBütün sürgünlüklerim bir bakıma bu sürgünün bir süreğiBütün törenlerin şölenlerin ayinlerin dışındaSana geldim ayaklarına kapanmaya geldimAf dilemeye geldim affa layık olmasam daUzatma dünya sürgünümü benimGüneşi bahardan koparıpAşkın bu en onulmazından koparıpBir tuz bulutu gibiSavuran yüreğimeAh uzatma dünya sürgünümü benimNice yorulduğum ayakkabılarımdan değilAyaklarımdan belliLambalar eğriAynalar akrep meleğiZaman çarpılmış atın son hayaliEv miras değil mirasın hayaletiEy gönlümün doğurduğuBüyüttüğü emzirdiğiKuş tüyündenVe kuş sütündenGeceler ve gündüzlerdeİnsanlığa anıt gibi yükselttiğiSevgiliEn sevgiliEy sevgiliUzatma dünya sürgünümü benimBütün şiirlerde söylediğim sensinSuna dedimse sen Leyla dedimse sensinSeni saklamak için görüntülerinden faydalandım Salome'nin Belkis'inBoşunaydı saklamaya çalışmam öylesine aşikârsın sen uçar senin gönlünü taklit içinEllerinden devşirir bahar çiçekleriniDeniz gözlerinden alır sonsuzluğun haberiniEy gönüllerin en yumuşağı en deriniSevgiliEn sevgiliEy sevgiliUzatma dünya sürgünümü benimYıllar geçti sapan ölümsüz iz bıraktı topraktaYıldızlara uzanıp hep seni sordum gece yarılarındaÇatı katlarında bodrum katlarındaGölgelendi gecemi aydınlatan eşsiz lambaHep Kanlıca'da Emirgân'daKandilli'nin kurşunî şafaklarındaSeninle söyleşip durdum bir ömrün baharında yazındaŞimdi onun birdenbire gelen sonbaharındaSana geldim ayaklarına kapanmaya geldimAf dilemeye geldim affa layık olmasam daEy çağdaş Kudüs MeryemEy sırrını gönlünde taşıyan Mısır ZüleyhaEy ipeklere yumuşaklık bağışlayan merhametin kalbiSevgiliEn sevgiliEy sevgiliUzatma dünya sürgünümü benimDağların yıkılışını gördüm bir Venüs bardağındaKöle gibi satıldım pazarlar pazarındaGüneşin sarardığını gördüm Konstantin duvarındaSenin hayallerinle yandım düşlerin civarındaGölgendi yansıyıp duran bengisu pınarındaÖlüm düşüncesinin beni sardığı şu andaVerilmemiş hesapların korkusuylaSana geldim ayaklarına kapanmaya geldimAf dilemeye geldim affa layık olmasam daSevgiliEn sevgiliEy sevgiliUzatma dünya sürgünümü benimÜlkendeki kuşlardan ne haber vardırMezarlardan bile yükselen bir bahar vardırAşk celladından ne çıkar madem ki yâr vardırYoktan da vardan da öte bir Var vardırHep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardırO şarkıya özenip söylenecek mısralar vardırSakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardırNe yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardırGün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardırYanmışsam külümden yapılan bir hisar vardırYenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardırSırların sırrına ermek için sende anahtar vardırGöğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardırSenden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardırSevgiliEn sevgiliEy sevgili***Adak IşığıSıcak yaz göklerindeÖnde uzanan ovadaBirden bir ışık sağdanBir ışık soldan çıkarVe bunlarŞimşek hızıyla birbirlerine ulaşırlarBunu halk adak için uğur sayarDerler Leyla ile Mecnun buluştularBu göz açıp kapama anındaNe varsa dile muradındaMutlak yerine gelir arzunYerde kavuşmayanlar gökte kavuşurlarVe bir uğurlu andaKavuşmak isteyenleri kavuştururlar.***Mona RosaMona Rosa. Siyah güller, ak gülleri ve beyaz kırık kuş merhamet senin yüzünden kana Rosa. Siyah güller, ak aya karşı kirli çakallar,Ürkek ürkek bakar tavşanlar Rosa bugün bende bir hal iri iri düşer toprağa,Ulur aya karşı kirli pencereni perdeleri çek,Mona Rosa seni bakışın ölmem için Mona Rosa ben bir pencereni perdeleri ağaçları, söğüt gölgesi,Bende çıkar güneş nişan yüzüğü bir kapı hatırlatır her zaman ağaçları, söğüt en ıssız yerlerde açarVe vardır her vahşi çiçekte mumun ardında bekleyen rüzgar,Işıksız ruhumu sallar da en ıssız yerlerde ellerin ve parmaklarınBir nar çiçeğini eziyor belli olur bir kadın,Denizin dibinde geziyor ellerin ve ne de çabuk geçiyor onikidir söndü lambalarUyu da turnalar girsin rüyana,Bakma tuhaf tuhaf göğe bu ne de çabuk geçiyor gelir incir kuşları,Konarlar bahçemin rengi ak kiminin beni vursalar bir kuş gelir incir ben Mona Rosa bulurum seniİncir kuşlarının doldurur bu boş masum bakışların su ben Mona Rosa bulurum kırgın bakma yüzüme dinlemedin benden aşkım uymaz öyle her güzel şarkıyı bir kurşun kırgın bakma yüzüme inan bana muhacir kızı,Dinle ve kabul et soğuk, bir mavi, bir garip sızıAlev alev sardı her inan bana muhacir sonra büyürmüş başak,Meyvalar sabırla gün gözlerimin ta içine bakAnlarsın ölüler niçin sonra büyürmüş bilezikler o kokulu tenCevap versin bu kuş tüy ki can verir gülümsesen,Bir tüy ki kapalı geceye bilezikler o kokulu Rosa. Siyah güller, ak gülleri ve beyaz kırık kuş merhamet ister,Ah senin yüzünden kana Rosa. Siyah güller, ak güller.***VedaSilahlara vedaGeceye rüyaya ve sanaYalnızlığın geyik gözlü köşesindenDüzenlerin çıkmazınaÇizdiğim resminSaat kulesi ağlıyorAğzım o çeşit yokŞişe bu çeşit varSen bir gece gelsenGüneş doğmasaGitmeden yine gelsenBu yeni geleniBu bize bakanıSana bir anlatsamGüneş doğmasaSandıkların içini göstersem sanaÇizdiğim resminYalnızlığın geyik gözlü köşesindeBir rafa koyabilsenOlup biteni ve onlarıSabaha kadar konuşsakO ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsamAteşi karı tüfeği çeksemOcağa pencereye kapıyaKemana vedaYağmurda şeytan ve şapkasıSilahın ölümünü kutluyorumTren kaçırmış gibiyimSana veda***ŞehrazatSen gecenin gündüzün dışındaSen kalbin atışında kanın akışındaSen Şehrazat bir lamba bir hükümdar bakışındaBir ölüm kuşunun feryadını duyarsınSen bir rüya geceleyin gündüzünSen bir yağmur ince hazinSen şarkılarca büyük hüzünSen yolunu kaybeden yolcuların üstüneBir ömür boyu yağan bir ömür boyu karşınSen merhamet sen rüzgar sen tiril tiril kadınSen bir mahşer içinde en aziz yalnızlığı yaşadınSen başını çeviren cellatbaşının güneSen öyle ki sen diye diye seni anlıyamayızŞehrazat ah Şehrazat ŞehrazatSen sevgili sen can sen yarsın***Anneler ve ÇocuklarAnne ölünce çocukBahçenin en yalnız köşesindeElinde bir siyah çubukAğzında küçük bir lekeÇocuk öldü mü güneşSimsiyah görünür gözüneElinde bir ip nereyeBilmez bağlayacağını anneKaçar herkestenDurmaz bir yerdeAnne ölünce çocukÇocuk ölünce anne Mona Roza, siyah güller, ak güller Geyvenin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Ah, senin yüzünden kana batacak Mona Roza siyah güller, ak güller Ulur aya karşı kirli çakallar Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa Mona Roza, bugün bende bir hal var Yağmur iğri iğri düşer toprağa Ulur aya karşı kirli çakallar Açma pencereni perdeleri çek Mona Roza seni görmemeliyim Bir bakışın ölmem için yetecek Anla Mona Roza, ben bir deliyim Açma pencereni perdeleri çek... Zeytin ağaçları söğüt gölgesi Bende çıkar güneş aydınlığa Bir nişan yüzüğü, bir kapı sesi Seni hatırlatıyor her zaman bana Zeytin ağaçları, söğüt gölgesi Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ve vardır her vahşi çiçekte gurur Bir mumun ardında bekleyen rüzgar Işıksız ruhumu sallar da durur Zambaklar en ıssız yerlerde açar Ellerin, ellerin ve parmakların Bir nar çiçeğini eziyor gibi Ellerinden belli oluyor bir kadın Denizin dibinde geziyor gibi Ellerin, ellerin ve parmakların Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Saat onikidir söndü lambalar Uyu da turnalar girsin rüyana Bakma tuhaf tuhaf göğe bu kadar Zaman ne de çabuk geçiyor Mona Akşamları gelir incir kuşları Konar bahçenin incirlerine Kiminin rengi ak, kimisi sarı Ahh! beni vursalar bir kuş yerine Akşamları gelir incir kuşları Ki ben Mona Roza bulurum seni İncir kuşlarının bakışlarında Hayatla doldurur bu boş yelkeni O masum bakışlar su kenarında Ki ben Mona Roza bulurum seni Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Henüz dinlemedin benden türküler Benim aşkım uymaz öyle her saza En güzel şarkıyı bir kurşun söyler Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza Artık inan bana muhacir kızı Dinle ve kabul et itirafımı Bir soğuk, bir garip, bir mavi sızı Alev alev sardı her tarafımı Artık inan bana muhacir kızı Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Meyvalar sabırla olgunlaşırmış Bir gün gözlerimin ta içine bak Anlarsın ölüler niçin yaşarmış Yağmurlardan sonra büyürmüş başak Altın bilezikler o kokulu ten Cevap versin bu kanlı kuş tüyüne Bir tüy ki can verir bir gülümsesen Bir tüy ki kapalı gece ve güne Altın bilezikler o kokulu ten Mona Roza siyah güller, ak güller Geyve'nin gülleri ve beyaz yatak Kanadı kırık kuş merhamet ister Aaahhh! senin yüzünden kana batacak! Mona Roza siyah güller, ak güller multi Annem Gibi İkinci kurşun sesinden sonra çığlıklarla insanlar etrafta hızlıca koşuşturmaya başladı. Bense ne olduğunun farkında değildim. Sesler gitgide boğuk hale gelip kulağıma bir çınlama ulaşınca gözlerim kararmaya başladı. Birkaç tane insanın bana yaklaşıp bana birşeyler söylediğini farkettim ,ama ben onları duymuyordum. Ne olmuştu , neden insanlar bana öyle bakıyordu? "Ku-kurşun kafasına geldi "dedi en yakın arkadaşım. Ve tabanca elinde bana şok olmuş bakan onu gördüm. Gözleri dolmuştu , bunu anlamıştım ve onu tanidigimi gözlerimle anlatmistim ama bana yaklaşamıyordu . Kaçtı ! , herkes bana şok olmus , korkuyla bakarken o son kez bakıp kaçtı ! Canım artık yanmıyordu .Ve şunu farketmiştim belkide şu son animda ; kalbim onun için atmıyordu artık , ben korkmuyordum yüzümden akan kanlardan . "18 yasinda bayan , silahla kafadan yaralanma ! " Kafatasinin sol üst tarafına kurşun gelmiş ! "Vücudu kasılmaya başladı ! "Ameliyat haneyi hazırlayın hemen , on dakika sonra ameliyat başlıyor ! "Durumu şuan iyi ama hayatının devami için bunun nekadar daha devam edeceğini bilemeyiz "Kurşun alınması riskli bir yerde ve eğer alınırsa sağ kalma ihtimali yüzde elliden az hemde çok az !. "Peki simdi ne yapacağız ! " "Ani hareketlerden uzak durmali , duzenli beslenmeli ve doktor kontrolunu aksatmamali , bil hassa ömrünü iyi geçirmeli çünkü son anı ne zaman olur bilinmez. "Ameliyat olsa yaşayamaz mı? . " bunu hastaya sorsanız daha doğru olur , önemli olan onun kararı. Yurt dışında ameliyatlar yapılıyor ama başarı oranı düşük , yinede siz bilirsiniz. Murat kapinin onunde doktorla konuşurken benim uyandiğimdan habersizdi . Ve ben o ameliyatı olmayacağıma kesinlikle emindim , çünkü artık kaybedeceğim tek şey canimdi , baska birşey değil ! Onuda bir ameliyat masasında kaybedezdim , bitiremezdim hayatımı. Uyandiğimi gören Murat gözleri dolmuş bir şekilde yanında diğer can yoldaşim Yeşimle bana bakıyordu . Bense karar vermiştim . Artık hayatımın yeni bir miladı başlıyordu ! İlk olarak yapmak istediklerim ve bir daha yapamayacağım şeylerle başladı hersey ve tek tercih verdim üniversite için ; " istanbul Teknik Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi; modern dans " ! Benim için iyi bir başlangıç .....sadece benim için ! Sevince beklentileri artıyor insanın. Yük olmaktan imtina edip sevdiğini kalbinde yücelttikçe sevda hırpalayan bir tufana dönüşüyor da içimizin şehirleri tarumar oluyor zaman zaman. Sevda dedimse, sevmek dedimse, sadece bir kadının bir adama gönül vermesinden söz ediyor değilim. Benim için, birini canıma dost bilmek, saf bakışlı bir çocuğun geleceğinden endişe etmek, yüzünü, sesini bilmediğim güçlü bir kalemin ifadelerinden beslenmek, işini gücünü severek icra etmek sevdalarımın bir parçası. Hatta hatırası olan eşyalar, şarkılar, türküler, şiirler de… Yaşadım, gördüm ve bildim, gönül bağladığım nem varsa imtihanım. En çok kimi ve neyi sevmiş isem onlardan kedere yakalandım. En güvendiğim yanımdan yaralandım. Bu tecrübemin ardından, “Ey âlemlerin Rabbi Allah’ım; ben dilemeden ömrüme ikram ettiğin her bir şey bana çok yakıştı. Annemi, babamı ben dilemedim, güzeller güzeli İstanbul’da yaşamayı ben seçmedim. Ancak ben ne diledim ise hep hırpalandım. Varmak istedim uzak kaldım. Almak istedim borçlandım. Tamam olmak diledim yarım kaldım. Ey beni benden iyi bilen Allah’ım, beni benden esirge. Senden dilediklerimi katında merhametinle, lütfunla süsleyip öyle ikram buyur ki, hem ömrüme hem kalbime yakışsın.” Diye sürüp giden dualara durdum. Sonra fani sevdaların, heva ve heveslerin kalbimi yaralayıp kanattığından beridir, sevdalarıma, evimden şehrime, şehrimden vatanıma, vatanımdan sınırlar ötesi coğrafyalara uzanan bir sınırsızlık belirledim. Kalbim şimdi daha kocaman. Acım sızım çok ama insanlardan beklediğim vefadan daha yüce olan Rabbimin rızasına talibim şimdi. Böylesi savruluşlarımın tesiriyle, aşk şiirlerini de bir başka okur oldum. İşte Sezai Karakoç’un “Mona Roza”sından birkaç dize… Gözlerim “Kırgın kırgın bakma yüzüme Roza” mısraına değdiğinde, sarı saçları, küçücük yumruğu ile onlarca İsrail askerine meydan okuyan Filistinli minik kız Ahed Temimi karşımda duruyor. O büyüyor, ben küçülüyorum. “Henüz dinlemedin benden türküler” dizesiyle zalimlere meydan okuyor kalbim. Müslüman olanı insandan saymayan zalimlerin Yahudi’sine, Hristiyan’ına, bir gün yekvücut olup mü’minlerin besteleyeceği türkülerin ritmiyle kıyama kalkıyorum. “Benim aşkım sığmaz öyle her saza” derken şair, ben dünyaya meydan okuyan Cumhurbaşkanımızın ümmet aşkına hayran kalıyorum Aşka dair güzel söylenmiş bu şiirin “En güzel şarkıyı bir kurşun söyler” dizesini sık sık geçirip içimden, şehadeti umarak şimdi, Mescid-i Aksa’ya revan olmak diliyorum. Aşka dair söylenmiş bütün şiirleri ve Müslümanların tüm dualarını; “Neo Haçlıları”nın, Pentagon güçlerinin ve Budistlerin Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Afganistan’da, Arakan’da, Doğu Türkistan’da, Bangladeş’te, Mısır’da günde 80 ton bomba kullanarak katlettiği mü’min kardeşlerime ithaf ediyorum. 2017 yılında “Nüfus seyreltme faaliyeti” olarak adlandırdıkları terör faaliyetleriyle 180 bin Müslümanı katlettiği halde, insan haklarından söz eden, insanlığın yüz karası ABD ve Avrupa’nın Modern Haçlı ordularını, İsrail’in Yahudilerini ve Budistleri yakacak cehennemin varlığına hamd ediyorum. Doğu’da ve Batı’da, Kuzey’de ve Güney’de, dünyanın herhangi bir köşesinde iman etmiş kardeşlerimizin mezhep kavgalarından arınıp “Tek Yaratıcı, tek din İslam, tek Peygamber, tek ümmet” birlikteliğine davet ediyorum.

en güzel şarkıyı bir kurşun söyler