Bugün, ofisten tatile bu videoyla uğurlandığım için; Surf's Up (2007) / Neşeli Dalgalar'dan bahsetmişken, bu eğlenceli videoyu da animasyon başlığı altında buraya not düşmek istedim. Minik Bir Ara. Evet, tatil sebebiyle bloguma minik bir ara veriyorum; 27 Ağustos 2007'ye kadar, blogumda yeni bir yazı yaz (a)mayacağım.
Ankaraya İstanbul’dan değil, Ankara’dan bakan bir proje Dumankara, Hayat Bir Yangındı. Ki asıl kıymeti de bundan. Ankaralı 21 hikâye var içinde. 1916’dan bugüne dek çeşitli dönemlerde Ankara’da geçen hikâyelerden oluşan bir derleme. Çoğunluk kenar mahallelerdeki alt sınıftan insanlar arasında geçiyor hikâyeler.
Kapıkuleden 25 Haziran'dan bu yana 260 bin gurbetçi, ülkeye giriş yaptı. Avrupa'nın çeşitli ülkelerinde yaşayan gurbetçilerin yaz izinlerini geçirmek üzere ana vatana gelişleri
İstanbulu bile onunla daha çok seviyorum, o çok seviyor diye seviyorum. Biliyorum ki siz dokunduğunuz hiç bir şeyi onun kadar güzelleştiremezsiniz. O; akşam, işteyken, çıkış saati geçtiğinde, ofistekiler bana "neden çıkmadın, kimi bekliyorsun dediğinde", "baharı bekleyen kumrular gibiyim" dedirten.
BazenBattal Gazi’nin yanındaki cengâver, bazen bir komedi filmindeki yerinde duramaz karakter. Necdet Kökeş ’di bu kişi. 1944 yılında Adana da doğmuş, 1970 yılında Bütün Aşklar Tatlı Başlar filmiyle oyunculuğa adım atmıştı. Cüneyt Arkın ’ın başrolünü oynadığı Battal Gazi serilerinde Zıpzıp karakteriyle
nA5skf. Mizahla yakından ilgilenen, yüzlerce kalem ve binlerce kravattan oluşan koleksiyonları bulunan Hürriyet Gazetesi Yazarı Şükrü Kızılot, “Çoğu kişinin aksine, İstanbul’un Ankara’ya dönüşünü seviyorum. Birgün İstanbul’a yerleşsem bile, bir ayağım hep Ankara’da olur” yakından ilgilenen ve karikatür çizmekten keyif alan Hürriyet Gazetesi Yazarı Şükrü Kızılot’un, yüzlerce kalem ve binlerce kravattan oluşan koleksiyonları var. Bir Ankara aşığı olan Kızılot, “Çoğu kişinin aksine, İstanbul’un Ankara’ya dönüşünü seviyorum. Birgün İstanbul’a yerleşsem bile, bir ayağım hep Ankara’da olur” kadar 56 cilt kitap, 2 bin 500’e yakın makale yazan, haftanın beş günü köşesinde güncel, mali ve ekonomik konuları masaya yatıran Kızılot, yaşantısının kapılarını Ankara Hürriyet için araladı. Öncelikle bize kendinizden bahseder misiniz?Halk arasında Senin yaptığını Çorumlu yapmaz’ diye bir söz vardır. Çorumlu ne yapmış gerçekten bilmiyorum ama bildiğim bir şey var, Çorum’da doğmuşum. İlkokulu Çorum’da, ortaokul ve liseyi Ankara’da muhasebeyle ilgili 56 cilt kitabım var. Bunlardan bazıları binlerce sayfa. Fakat mizah kitaplarımın gördüğü ilgiyi hiçbiri görmedi. Ofisime gelen bir misafirim, Size samimi olarak bir soru sormak istiyorum. Bu kitapların hepsini okudunuz mu?’ dedi. Ben de gülümseyerek, Daha kötüsünü yaptım. Hepsini ben yazdım’ diye cevapladım. Yaklaşık 2 bin 500 adet de makalem yılında Hürriyet’te çalışmaya başladım. Hürriyet’te yazmak benim en büyük idealimdi. Haftada beş gün güncel, mali ve ekonomik konularla ilgili yazıyorum. Hürriyet’teki yazıların yarattığı etkiler, okuyucuların dönüşü çok ciddi seviyede. Bir yandan televizyon programları ve paneller devam ediyor. Bunların yanı sıra, Yazı Kurulu Başkanlığını yaptığım aylık Yaklaşım Dergisi var. Öğrencisi olamadım bugün ders veriyorumİlk kitabınızı yazarken neler yaşadınız?Ankara İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi’nde üçüncü sınıf öğrencisiyken, çoğu kişinin tam olarak bilmediği, Ortalama Kar Hadleri uygulaması hakkında bir kitap yazdım. Kitabımı götürdüğüm kitapçılar beni ciddiye almadı ve Kitabı koyacak yerimiz yok’ diyerek geri çevirdiler. Büyük hayallerle yazdığım kitabı, kitapçılar emanet olarak dahi kabul etmiyordu. En sonunda Ben Şükrü Kızılot’un oğluyum. Babamın yazdığı bu kitabı dağıtıyorum’ demeye karar verdim. Sonunda bir kitapçı ilgi gösterdi ve benden kitap aldı. Artık anlamıştım. Vergi gibi ciddi bir konuyla ilgili bir kitabı, bir üniversite öğrencisi yazamazdı. Kitabı, ikincisi üçüncüsü izledi. Yedinci kitabım İnşaat Muhasebesi Vergilendirilmesi ve Ölçümleme kitabıydı. Bu alanda ilk kitaptı ve ciddi bir boşluğu dolduracaktı. Kitapçıya götürdüğümde, Babanız yine güzel bir konu bulmuş’ diyen kitapçıya işin gerçeğini kimliğimi de göstererek anlattım. Bir yandan da üniversitelerde dersler veriyorsunuz. Geçmişte öğrencisi olmayı çok istediğiniz ODTÜ’de bugün ders veriyor olmak sizin için ne ifade ediyor?Üniversiteyi çok seviyorum. Gençlerle bir arada olmak, onlara bildiklerimi aktarmak benim için çok keyifli. Emekliliğe hak kazandığım halde üniversiteyi bırakmadım. Gazi Üniversitesi’nde Maliye Bölüm Başkanıyım. Mezun olduğum okulda, mezun olduğum bölümün başkanlığını yapıyorum. Liseyi bitirince, çok istediğim ODTÜ’yü kazandım. Ancak devam mecburiyeti vardı. İş bulmalıydım ve devam mecburiyeti olmayan bir okulda okumam gerekiyordu. Bu sebeple ODTÜ’ye kaydımı yaptıramadım. Bir zamanlar öğrencisi olmayı çok istediğim ODTÜ’de İşletme Bölümü’nde profesör olarak görev yazmak ve üniversite birbirine yakın olaylar. Kitaplarınızın elden ele dolaştığını görmek, kütüphanelerde kitaplarınıza rastlamak çok güzel bir duygu. İnsanlar yaşı kaç olursa olsun farkedilmek istiyor. Uğraşlarıyla ilgilenilmesini istiyor. Yazdığınız yazının beğenilmesi tarifsiz bir sizin için neler ifade ediyor?Ankara, yaşantımın yüzde 90’ının geçtiği bir şehir. Başkent’te trafik sorunu İstanbul’a kıyasla daha az, ulaşım kolay, insanlar daha farklı. Dostlarımızla sık sık görüşebiliyoruz. Derli toplu bir şehir. Mesleki anlamda benim için veri olabilecek bilgiler de Ankara’da. Bu nedenlerle Ankara benim için çok önemli. Çoğu kişinin aksine, İstanbul’un Ankara’ya dönüşünü seviyorum. Birgün İstanbul’a yerleşsem bile, yine bir ayağım Ankara’da işi yapmak lüksüne sahip oldumYapmak istediğiniz fakat yapamadığınız bir şey var mı?Herkes sevdiği işlerle uğraşmak ister. Sevdigim işlerle uğraşmayı ve çok kazançlı da olsa sevmediğim işlerle ilgilenmemeyi başarabildim. Bu, büyük bir lüks. Bir mali danışmanlık şirketi kurmam veya böyle bir oluşumda olmam ilgi görür. Ticari getirisi de büyük olur ama böyle bir şey arzu etmedim. Bu beni mutlu etmezdi. Bugün liseyi bitiriyor olsaydım, yine benzer bir eğitim almak isterdim. Ancak birkaç yıl da yurtdışında okumayı arzu ederdim. Bu isteğimi de çocuklarımda gerçekleştirdim. Bana göre çocuklara bırakılacak en büyük servet, iyi bir eğitim. Binlerce kravat yüzlerce kalemHobilerinizden bahseder misiniz? Neler yapmak size keyif veriyor?Kaleme çok meraklıyım. Pek rastlanmayan türden birkaç yüz tane kalemim var. Sürekli yazan birisi olduğum için, farklı kalemler kullanmak hoşuma 20 yıldır kravata ilgim var. Binin üzerinde kravata sahibim. Evde sadece kravatlarıma ayırdığım bir gardrobum var. Daha çok yurtdışına gittiğimde alıyorum. Kravatlarımın pek rastlanmayan türde olmasına özen gösteriyorum. Bir kısmını zaman zaman hediye ediyorum. Karikatüre, mizaha meraklıyım. Karikatür çiziyorum. Mizahı, hobinin yanı sıra işimin bir unsuru olarak da devam ettiriyorum. Gazetede konuyla ilgili bir fıkra yazarsanız, okuyucunun ilgisini çekiyorsunuz. Uygun bir ortam olduğunda, konuşulan konularla ilgili olarak sabaha kadar fıkra anlatabilirim. İnsanların en çok hoşuna giden fıkralar, gazetede yazılamayan, her ortamda açıkça anlatılamayan fıkralar oluyor. Bunları belli ölçülerde kitaplarıma koyabiliyorum. Mizah kitaplarını, her yıl bir tane olarak devam kıyafetleriyle ilgileniyorum. Yaşı kaç olursa olsun bir kadının bakımlı ve şık olması benim için çok önemlidir. İnsan kendini hissettiği yaştadır ve dolu dolu yaşayabilmeli. Yurt dışına çıktığımda daha çok zamanım oluyor ve kadın kıyafetlerinin, aksesuvarlarının satıldığı yerleri geziyorum. Eşim avukat. Çok fazla ortak noktamız var ve bana her zaman destek olur. Çalışma konularımız da birbirine yakın. Eşimle birlikte yazdığımız kitaplarımız var.
ankarada geçirilen 4 gün sonra hafifçe belirebilen, 7 gün sonra varlığını hissettiren, 10 günün sonunda ise her dakika alarm gibi öten füşünce. kışsa eğer, ankara'nın kuru soğuğundan, istanbul'un yağmuruna ve çamura dönerken kullanılırken kullanılan cümle. yazsa eğer neme, tere dönülürken sarfedilen sözler. bir arkadaşım derdi istanbul için istanbulu sevemezsin ama vazgeçemezsin de "ankarayi cok seviyorum, özellikle de orda olmadigim zamanlarda" gibi bi düşüncenin pratige dökülmesi ve cesitli filtrelerden gecmesiyle olusan durum.. cuma günleri saat 1730 veya 1900 otobüsü ile yavaş yavaş istanbula doğru yola çıktığımda sanki kurulu saat gibi gişelerden* hemen önce aklıma gelip oturuveren yahya kemal kavramı. ankara'nın en sevilen yanıdır benim için, bir kaç günlüğüne gidilir, boğazın kokusu genzi yakmaya başlar ve ankara'dan istanbul yoluna çıkılır... budur. cikmis, orjinalligini yitirmis sozun kaynagidir ankaranin en cok istanbula geri donusunu sevmek. herkesin bildigi hikaye, saire sormuslar ankara'nin nesini begendiniz diye. gecenlerde marasli bir arkadasim ankara'dan ne kadar slklldlglnl ima etmek icin "ankara'nin en cok marasa donusu seviyorum" dediginde hakikaten bu sozun ne kadar kliselestigini ve gereksizlestigini farkettim. ve o gun eve donerken bu gereksiz lafin nasil altindan kalkilacagini buldum. iste cozum - ankara'nin en cok nesini seviyorum biliyor musun battucan?- aa, merak ettim, nesini seviyorsun?aslinda cevap bellidir- istanbula donusunu seviyorum, ben allah allah, sen ankarali'sin nasil seversin ankara'nin istanbul'a donusunu?- ben en cok ankara'nin degil senin istanbula donusunu seviyorum tangutcugum. surat ciddilesir, sol ka$ hafif havaya kalkar- yaa..alcalan ton ile- yaa..yukselen ton ilenot arkadasiniz fazla yuz goz olmadiginiz, sevmediginiz kil bir tip olmalidir yoksa dogacak sorunlardan dolayi mesuliyet kabul etmem. yanılgıdır.. aslında ankara'nın * boş yollarını seven insan istanbul'a dönüşü sevdiğini zanneder. ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri takip etmek için giriş yapmalısın.
BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci, son 5 yılda başkentte yapılan yatırımlarla Ankara’nın “memur şehri” algısının yıkıldığını söyledi. Bezci, "Ankara'da başlayan ve çalışmalarını sürdürdüğümüz 4 yeni proje var. " işadamı Efe Bezci son 5 yılda başkentte yapılan yatırımlarla Ankara’nın “memur şehri” algısının yıkıldığını söylediAnkara iş dünyasının yakından tanıdığı isimlerden biri olan BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci, başkenti ve yeni projelerini anlattı. Efe Bezci'ye göre, son yıllarda büyük değişim yaşayan Ankara'nın bundan sonraki gelişim sürecini vizyonu geniş, trendleri yakından takip eden, eğitimli ve heyecanlı genç işadamları yönetecek... Ankara'nın sizce neye ihtiyacı var? Güzel başkentimiz son 5 yıldan bu yana çok ciddi bir dönüşüm içerisine girdi. Hem silüeti değişiyor, hem de "durgun, memur şehri" algısı yıkılıyor. Yıllardan beri oturan bu algıyı yıkabilmek çok önemli bir başarı. Hani, İstanbul'da yaşayanlar, "Ankara'nın en çok İstanbul'a dönüşünü seviyorum" derler ya, bu sözün artık geçerliliğini yitirdiği kabul edilmeli. Ankara memur kenti değil, sağlıktan, savunma sanayine, teknolojiden, inşaat sektörüne kadar çok sayıda alanda merkez konumunda. Sosyal hayatıyla da öne çıkan Başkent'i daha ileriye taşımanın ise Ankara'ya sevdalı genç işadamlarıyla mümkün olacağını düşünüyorum. Kentteki gelişimin önemli bir parçasını oluşturan yeni nesil işadamlarının profili çok sağlam. Vizyonu geniş, son gelişmeleri çok yakından takip eden, yurtdışındaki yatırımları memleketine uyarlamaya kafa yoran, eğitimli ve çok heyecanlı genç işadamları ile Ankara ihtiyaç duyduğundan çok daha fazlasına sahip Grup'un 3'üncü nesil temsilcisi bir genç işadamı olarak, sizinle birlikte firmanızda neler değişti? Yaklaşık 50 yıldan bu yana Ankara merkezli projeler üreten, ülke çapında üne sahip bir firmanın yönetim kadrosunda yer alıyor olmak son derece gururlandırıcı. Dedem Durali Bezci'nin temelini attığı, babam Salih Bezci ve yol arkadaşlarının büyüttüğü BESA Grup'un geleceği bir anlamda bana emanet edildi. Ancak kimse tepeden inme şekilde yönetime girdiğimi düşünmesin. Gece gündüz demeden çalıştım, hala da aynı tempoyla çalışıyorum. Yaptığımız işin en iyisini yapmak ailemizin DNA'sında var. Biz bu şekilde yetiştik. Bu yüzden de en iyiyi, en yeniyi, farklı olanı hayata geçirmek için çalışmak önemli. Şu an Ankara ve yurt içindeki farklı alanlarda projeler üretiyor, ülkemize katkı sağlayacak çalışmalara imza atıyoruz. Grubumuzun geçmişten gelen tecrübesini, gençlik enerjisi ve dinamizmle bütünleştiriyoruz."KONFORLU YAŞAM HERKESİN HAKKI" Şu an Ankara özelinde hangi projeler üzerinde çalışıyorsunuz? Ankara'da başlayan ve çalışmalarını sürdürdüğümüz 4 yeni proje var. İncek'te iki büyük konut projesi hayata geçiriyoruz. BESA olarak konforlu yaşamın herkesin hakkı olduğunu düşünüyoruz. Bu yüzden de her gelir grubunun kalite ve lükse ulaşabilmesinin önünü açarak Kent İncek ve ATO Kooperatifi projelerine imza atmaya karar verdik. Toplam 604 konuttan Kent İncek'te 1+1, 3+1 ve 4+1'in yanında 2 farklı tipte 2+1'e de yer veriyoruz. ATO Kooperatifi projemiz ise 40 adet 2+1 ve 148 adet 4+1 olmak üzere toplam 188 konuttan oluşacak. Bunun yanında Eskişehir Yolu mevkisindeki Ballıkuyumcu'da 4 bin konut ve 200 bin metrekarelik Avrupa'nın en büyük outlet ve yaşam merkezi olacak projemiz için çalışmaları sürdürüyoruz. Bu proje, aynı zamanda İç Anadolu'nun en büyük karma projesi olacak. Bu arada Ankara için çok özel öneme sahip Galleria AVM'nin yeniden inşa edilme süreci devam ediyor. Şu an inşaatta ciddi bir ilerleme kaydettik. Açık havada alışveriş ve ofis olanağıyla Türkiye'nin ilk strip mall'u olacak yeni Galleria aynı zamanda 50 adet ofise de ev sahipliği PR şirketinden şöyle servis edildiSon yıllarda büyük bir gelişim atağına geçen Başkent Ankara kökten değişiyor. Bu değişimin en önemli mimarları ise kenti baştan sona yenilemeye kararlı, eğitimli ve vizyonu geniş genç işadamları…Başkent’in özellikle son 5 yıldan bu yana ciddi bir dönüşüm içerisine girdiğinin altını çizen BESA Grup Yönetim Kurulu Üyesi Efe Bezci, bu durumun hem kentin siluetini değiştirdiğini, hem de durgun, memur şehri’ algısını yıktığını ifade beri oturan bu algıyı değiştirmenin büyük başarı olduğunu vurgulayan Bezci, “Hani, İstanbul’da yaşayanlar, Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum’ derler ya, bu sözün artık geçerliliğini yitirdiği kabul edilmeli. Ankara memur kenti değil, sağlıktan, savunma sanayine; teknolojiden, inşaat sektörüne kadar çok sayıda alanda merkez konumunda. Kentin görünümü baştan sona yenilenirken, sosyal yaşam da canlanıyor. Başkent’i daha ileriye taşımanın ise Ankara’ya sevdalı genç işadamlarıyla mümkün olacağını düşünüyorum” ifadelerini Ankara’nın bundan sonraki gelişim sürecini de vizyonu geniş, trendleri yakından takip eden, eğitimli ve heyecanlı genç işadamlarının yöneteceğini kaydederek, şunları söyledi“Kentteki gelişimin önemli bir parçasını oluşturan yeni nesil işadamlarının profili çok sağlam. Vizyonu geniş, son gelişmeleri çok yakından takip eden, yurtdışındaki yatırımları memleketine uyarlamaya kafa yoran, eğitimli ve çok heyecanlı genç işadamları ile Ankara ihtiyaç duyduğundan çok daha fazlasına sahip olacak. Genç işadamları güzel Ankaramızın geleceğine yön verirken, Başkent emaneti de gururla çok daha ilerilere taşınacak.”PR
“Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum” cümlesi kime aittir? “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum” cümlesi kime aittir? sorusu Kim milyoner olmak ister? adlı yarışma programında sorulmuş bir sorudur. “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum” cümlesi kime aittir? sorusunun doğru cevabına bakmadan önce lütfen aşağıdaki yorum bölümünden kendi cevabınızı yazabilirsiniz. “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum” cümlesi kime aittir? A. İlhan Selçuk B. Yahya Kemal Beyatlı C. İhsan Sabri Çağlayangil D. Aziz Nesin “Ankara’nın en çok İstanbul’a dönüşünü seviyorum” cümlesi kime aittir? Sorusunun Doğru Cevabı Yahya Kemal Beyatlı İlhan Selçuk nedir?, Yahya Kemal Beyatlı nedir?, İhsan Sabri Çağlayangil nedir?, Aziz Nesin nedir? İlhan Selçuk ne demektir?, Yahya Kemal Beyatlı demektir?, İhsan Sabri Çağlayangil demektir?, Aziz Nesin demektir?
Ankaralı sunucu-influencer Fulya Sezen, Ankara’nın düzeni ve sakinliğiyle ruhuna iyi geldiğini belirterek, “İstanbul’un en çok Ankara’ya dönüşünü seviyorum” diyor. Sezen, koronavirüs salgını sürecini ise şöyle şöyle anlattı“Bu süreç, sağlığın ve yardımlaşmanın ne kadar önemli olduğunu hatırlattı. Yaşadığımız dünyaya çok daha iyi bakmamız gerektiğini, bakmayanları ise uyarmamız gerektiğini öğretti. Annemle ve babamla görüşememek, sevdiklerime sarılamamak, eşimle özgürce ve el ele dolaşamamak, bir kafede oturup ağız tadıyla kahve yudumlayamamak, sinema, tiyatroya, seyahate gidememek... En çok özlediklerim bunlar oldu.”ZAMANSIZ PARÇALARA YATIRIM YAPINFulya Sezen, moda ile ilgili ise bazı tüyorlar verdi “Bir şey moda diye lütfen hemen gidip almasınlar. Moda ve trend ürünler yerine zamansız parçalara yatırım yapsınlar. Mesela bir trençkot, her kıyafetin altına uyabilecek nude renkte şık bir stiletto, siyah bir elbise, blazer ceket, beyaz bir gömlek gibi... Bir de insanın zamanla vücut yapısını tanıyarak ona göre giyinmesi stil sahibi olmasında büyük önem taşıyor.”
ankara nın en çok istanbul a dönüşünü seviyorum